Kayıtlar

Temmuz, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

NAPOLİ: BİR TUTAM KARMAŞA :)

Resim
Napoli’ye gitmeden evvel düzensiz trafik, kargaşa ve bazı semtlerin tekin olmaması gibi bilgiler duyduğumuzdan hazırlıklı başladık gezimize:) Sırt çantalarımız önümüze kanguru stayla alındı. Cüzdan telefonlar en güvende saklandı, eller kenetlendi ve başladık şehri adımlamaya:) Napoli bir liman kenti ve çok sayıda göçmen nüfusu var.. Bu karmaşanın asıl sebebi de bu yani. Kenti gezmeye başladığımızda bir an İstanbul’u anımsadık. Özellikle Karaköy, Galata bölgelerini anımsattı bize Napolicik:) Tabi ki İstanbul’umuz daha güzel deyip bi gerineyim şöyle bii:) Bu kentte ekonomik seviye biraz düşük bu hemen hissettiriyor kendini.. Gerek fiyatlar gerekse de insan profillerinden anlıyoruz bunu. En iyi yanı ise ekonomik sebeplerden dolayı eğlence olayını sokağa taşımış olmaları:) bir yerden geçerken oraya takılıp kalıyorsunuz ama opera yapan amca favorimizdi. Yoldan geçen bi vatandaşın ona misilleme yapar gibi eşlik etmesi ise son derece eğlenceliydi :) Milano’da gör

POMPEİ: ÜRPERTİCİ ŞEHİR

Resim
Pompeideyiz… Daha önce belgesellerden görüp her seferinde hayretle “Nasıl ya?” diyerek izlediğimiz şehirdeyiz. Pompei M.S.  24 Ağustos 79 yılında Vezüv Yanardağının patlaması ile çıkan küllerin şehri bir anda sarmasıyla oluşan bir şehir.   Zenginliği, sınır tanımaz yaşam tarzı ile her türlü ihtişamın doruğunda olan bir kent düşünün denize doğru kurulmuş mimarisi ile tüccarların limandan çıkıp direk ulaştığı çok renkli hayata sahip bir yer.   İnsanlar gece boyu sokaklarda şarap içip, türlü eğlencelerle günlerini geçiriyorlarmış bu dönemde eşcinsellik ön plana çıkmaya başladığından kentin bir şekilde lanetlendiği de söylenmekte. Çok zengin, çok kültürlü, çok hareketli bir kentmiş o zamanlarda.   Önce depremler olmaya başlamış oluşan  hasarın karşılanması için Pisa’lı yöneticiler Roma’dan yardım istemişler ama zaten çok zengin olduğu nam salmış bir kent olduklarından kimse önemsememiş, depremler sarsıntı

GÖLLER YÖRESİ: ALBANO VE NEMİ GÖLLERİ

Resim
İtalya’nın meşhuuurr krater göllerini görmek için düştük yollara.. İlk rotamız Albano Gölü.. Bu doğa harikası Castel Gandalfo kasabası sınırlarında yer alıyor. Bu kasaba şimdilerde Papa’nın yazlığı olarak biliniyor.  Krater göl ama öyle küçük de değil. Kıyısında kasabalar barındıracak büyüklükte. 6 km 2 ’lik bir alanı kapsıyor. İlginç bir detay Castel Gondolfo’da yaşayanların ortak kararı ile bu kasabada göle ancak bu kasabada ikamet edenler girebiliyormuş. Herkes kapısının önünde oynasın mantığı :) Burada zaman geçirip manzaraya doyduktan sonraa muhteşem bir diğer manzarayı takip edip koyuluyoruz Nemi Kasabası’nın yollarına :) Kasaba’ya varır varmaz apartmanların balkonlarında kocaman çilek objelerini görüyoruz. Güzel mi güzell şirin mi şiriin bu kasabayı görür görmez seveceğimi anlıyorum.    Heyecanla yürüyoruz eğlenceli sokaklarında. Ufak ufak dükkanlar önlerinde minicik dağ çileği, çilek, böğürtlen gibi leziz

ROMA: GEZMELERE DOYAMADIĞIMIZ ŞEHİR

Resim
Romadayıızzzzz:) İtalya’nın en nadide şehrinde. Hey ecanla adımlıyoruz yolları. İlk rotamız meşhuurr Kolezyum:) Ufukta hedef görünür görünmez parmaklar deklanşöre daha bir hızlı basmaya başlıyor. Bu heybetli yapı ne mutlu ki artık daha güzel şeylere vesile olmanın gururuyla duruyor işte orda. Dünyanın hemen hemen her yerinden insanı çevresinde toplamak gibi ulvi bir görevi taşıyor şimdilerde. Artık izlediğimiz filmlerin etkisinde kaldığımızdan mıdır nedir bir yerden kaplan falan çıkar hissine kapılıyoruz. “Aman bey çekelim resmimizi de gidelim Maazallah Sezar doldurur”:) Yönümüzü meşhur Aşk Çeşmesine çeviriyoruz.  Yüreğimiz kıpır kıpır, elele düşüyoruz yollara yine. Yolda giderken bizim Aşk Çeşmesi diye bildiğimiz yerin adının Fontana di Trevi olduğunu öğreniyoruz. Ve üstelik meali Aşk Çeşmesi değilmiş:) olsun diyoruz. Giderken gidip önünde romantik resimler çekme hayalini kurduğumuz çeşmenin başına gelince mahşeri bir kalabalık görüyoruz. Hayallerrr..

SİENA: TARİH KOKAN ŞEHİR

Resim
Siena şehrin girişinden itibaren kimliğini ortaya koyan UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesi’ne alınmış bir şehir. Klasik Orta Çağ mimarisinin en iyi örneklerinden biri olduğunu söyleyebiliriz. Şehrin girişinde kemerli bir kapıyla karşılıyor bu şehir bizleri ve o kapıdan geçer geçmez labirent gibi sokaklarının içine çekiyor. Kırmızı tuğla yapı malzemesinin ilk kullanıldığı şehirmiş Siena. Bu yüzden şehirdeki bütün binalarda hep bu malzeme kullanılmış. Bolonya ile bu açıdan benzeşiyorlar. Ama şehrin genel havasına baktığımızda Siena çok daha mistik bir havaya sahip. Siena’ya girerken aracımızı giriş kapısında park edip yürüyerek devam ediyoruz.  Şehrin en önemli alanları Siena Katedrali ve Piazza Del Campo Meydanı. Bu meydan yuvarlak ve merkezden çevreye doğru hafif eğimli bir pelerini andırıyor. Meryem Ana’nın pelerinini simgeliyormuş zaten.  Meydanın çevresinde at yarışı pisti mevcut. Her yıl iki kez düzenlenen geleneksel yarışlar “Palio Di Siena

VATİKAN: DÜNYA’NIN EN KÜÇÜK DEVLETİ

Resim
Vatikan’ı Roma içerisinde görülmesi gereken yerlerden biri olarak düşünenlere sesleniyorum. Bizde öyle düşünüyorduk ama değilmiş. :) Tabi bi taşla iki kuş vurmanın (farketmeden iki ülke gezmiş olmanın) vermiş olduğu o güzel hisle başlıyor gezimiz. Başlı başına bir ülke o yüzden bir tam gününüzü ayırarak dolu dolu gezeceğiniz görkemli yapılardan oluşan bir devlet. En önemli yapısı ise San Pietro Bazilikası.. Bu bazilikanın önünde kocaman bir meydan bulunuyor “San Pietro Meydanı” . Daha önce resmini bir çok kez gördüğümüz bu bazilika ve meydan bir bütün olarak çok farklı bir atmosfere sahip. Benini tarafından tasarlanan sütunlarla çevrili bu meydan Papa’nın halka seslendiği ya da çeşitli organizasyonların gerçekleştirildiği bir meydan. Televizyonlarda Papa ile ilgili bir haberde ikinci olarak gösterilen bu yapı bütününün genel görünümünü görmek isterseniz kubbenin tepesine tabanvay 5, asansör 8 euro gibi alternatifle karşılaşacaksınız. Size uygun olanı s